Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (Fatih) Projesi son günlerde konuşulan, üzerine tartışılan, öğrencilere ve velilere heyecan veren bir çalışma. Henüz dünyada bu derecede bir e-eğitim dönüşümü örneği yok. Dolayısıyla iyi yönleri, zayıf yönleri ya da olası sakıncaları hakkında somut veriler yok. Umuyorum diğer ülkeler eğitim sistemlerinde bu denli bir e-dönüşüm hamlesi uygulamak istediklerinde bizdeki çalışmaları derinlemesine incelerler bu saatten sonra. Çünkü önlerinde yaşanmış bir örnek olacak.
Beş ayağı var projenin.
Donanım ve Yazılım Altyapısı
Derslikler son derece güncel eğitim teknolojisi ekipmanları ile donatılacaklar. Her dersliğe etkileşimli tahta (yeşil tahta, beyaz tahta ve akıllı tahta) ve akıllı tahta ile entegre taşınabilir bilgisayar geliyor. Öğrencilerin tamamına tablet bilgisayarlar geliyor ve bu tablet bilgisayarlar içinde tüm kitaplar etkileşimli olarak yer alacak. Her okula tam donanımlı yüksek nitelikli yazıcı, doküman kamerası geliyor. Bitmiyor, her okula fiber optik kablolar kanalı ile çok yüksek hızda internet bağlantısı geliyor. Saniyede onlarca mega byte’dan bahsediyoruz.
Çok heyecan verici. Sadece projenin donatmak ile ilgili olan donanım ayağı bile dudak uçuklatmaya yeter. Kablosuz internet yerine kablolu yapıyı ben de destekliyorum. İnsan sağlığı açısından daha yararlı olacaktır. Bu donanımlarla birlikte z-kitap denen içeriğinde düz metin ve görsel dışında etkileşimli içerikler (örneğin kitabın 56.sayfasında video içerikli bir test olacak ve sonuçlarını dilerse öğrenci eğitsel sosyal ağda arkadaşları ile anında paylaşabilecek ya da kitabın 34.sayfasında Atatürk’ün 10.Yıl Nutku’nu Atamızın kendi sesinden ve görüntüsünden izleyebilecek vb.) olacak. Zaten medyanın ve toplumumuzun pek dikkat etmediği, önemsemediği kısım aslında bu! Yazılım, bence donanımdan çok çok daha kıymetli. Bu güne kadar bir bilişim teknolojileri öğretmeni olarak yaşadığım sıkıntıların başında, eğitimde kullanılası yazılımlardaki kısırlıktır. Son zamanlarda vitamin, morpa kampus gibi web tabanlı eğitim ortamları ve yardımcı ders hazırlık dergilerinin verdiği web tabanlı hizmetlerle biraz olsun ilköğretimde bu eğitsel e-içerik sıkıntısı azalmıştı. Öğrenciler daha fazla nitelikli e-içeriğe erişebiliyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı artık kısaca EBA adını verdiği Eğitim Bilişim Ağı ile öğrencilere nitelikli e-içerik, eğitimsel sosyal ağ, okullar için etkinlik havuzları, öğretmenler için öğretim yöntem ve tekniklerini paylaşabilecekleri ortamlar, eğitimde iyi örnekleri ön plana çıkarabilecek organik sosyal ağlar hazırlıyor. İşte yazılım bu yüzden önemli. Yazılım yoksa donanım sadece metal yığınıdır. Okullarımızın hemen hepsinde Bilişim Teknolojisi Sınıfları var. Yıllardır yeterli yazılım olmadığı için yetişmiş Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri materyalsiz kalıyor. Faz-1 olarak adlandırılan ve 1999 yılında kurulumu yapılan BT Sınıflarında çok güzel ve zamanının kaliteli lisanslı yazılımları var. Bilmeyenler için neler var birkaç örnek, kutusunda on parmak yazılımı, step ingilizce, konuşan hindi, matematik oyunu, Türkçe 6-7-8, Piri Reis (ki muhteşem eğitici bir oyundur) aklıma gelenler. Peki kaç kişi bunlardan yararlandı? Var mı araştırma? Hayır yok! En azından ben bilmiyorum. Neden acaba denetlenmedi, kim ne kadar ve ne amaçla kullandı bu sınıfları ve yazılımları diye? 1999 yılındaki faz-1 kurulumlarında Windows 98 her öğrenci bilgisayarı için lisanslanmıştı ve Ms Office XP yazımları MEB okulları için seri numarası olmaksızın çoğaltılmış ve dağıtılmıştı. 1999 yılında henüz ben Dokuz Eylül Üniversitesi BÖTE Lisans (Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi/Öğretmenliği) 2.sınıf öğrencisiydim. İlköğretim okullarında BT Öğretmeni yoktu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın o yıllarda ihtiyaca binaen yetiştirdiği Bilgisayar Formatör Öğretmenleri vardı. Branşı bilgisayar olmayan ancak bilgisayar kullanımına yatkın öğretmenlerden seçilenler çeşitli hizmet içi eğitimlerle hatta üniversitelerin (ODTÜ bunlardan biri) bilgisayar ile ilgili bölümlerinin akademisyenlerinden eğitimler aldılar. Tam özellikli BT Sınıfları tam olarak kullanılamadı! Bu benim fikrim elbet, çünkü ortada sayısal ya da gözlemsel resmi bir sayı yok. Keşke olsaydı. 2002 yılında ilk olarak atandığım ve haftada 21 saat bilgisayar dersi işlediğim sınıfımda 20 tane toprak kokan bağış marifeti ile gelmiş 386 dx bilgisayarlar vardı. 13″ ekran. 800×600 çözünürlük ile 40 öğrenciyle inanılmaz keyifli dersler işledim. Eminin 2002-2003 yıllarında göreve başlayan branştaşlarım da benzer keyfi almışlardır. Biz yetiştik, 2006 yılında yepyeni bilgisayar sınıfları kuruldu yurdumun dört bir yanına. Ancak yanında gelen yazılımlar sadece bir ev bilgisayarının sahip olduğu yazılımlardı. İşletim sistem, ofis yazılımı, güvenlik kartı yazılımı ve antivirüs yazılımı. Eğitim yazılımı yoktu ve hiç gelmedi. Oysa 2006 yılında gelen bilgisayarların multimedya özellikleri gelişmişti. Kulaklıklar da vardı. Sınıflarda klima bile vardı. Her okulda internet de vardı. Peki eğitim yazılımları neredeydi?
Fatih projesinden beklentim yazılım idi, vaat edilen ve ön izlenimlerim bana Fatih projesinin yazılım yönünden güçlü olacağını gösteriyor.
e-İçeriğin Sağlanması ve Yönetilmesi ayağı
E-içeriklerin yani eğitsel yazılımların elde edilmesi için açık bir çağrı yapmıştı Milli Eğitim Bakanlığı. Ayrıca önceki yıllarda yazarlık yazılımları ve web tabanlı içerik geliştirme eğitimleri ile öğretmenlere eğitimler verilmiş ve bu eğitimlerde her kursiyer öğretmenden mutlaka bir e-içerik istenmişti. Bu içerikler Adobe yazılım paketi ile hazırlanmıştı. Hala bu öğrenme nesneleri MEB eğitim portalında görülebilir. Bu içerikler de mutlaka kullanılacaktır Fatih projesinde. Bu arada not düşelim, her okula ikişer adet lisanslı Adobe Web Premium CS 3 (Türkçe) ve ardından güncel sürüm olarak Adobe Web Premium CS 4 (Türkçe) dağıtıldı. İstisnasız her okula! Her öğretmen e-içerikler hazırlasın, paylaşsın, derslerinde kullansın diye. Çünkü biliniyor ki; öğrencisi için en iyi öğretim materyalini derse giden öğretmen tasarlar. Ancak şahsi fikrim, adobe yazılımları ile yapılmak istenen e-içerik patlaması olmadı. Okullardaki lisanslı bu yazılım paketlerini de işi bilen, ilgisi olan öğretmenler doya doya kullandılar ve kullanıyorlar… Şahsen hala DW CS 3 Türkçe kullanıyorum, lisanslı program kullanmanın hazzını yaşıyorum. Ama aslında yazılımlar yalnızca benim için değil tüm branş ve sınıf öğretmenleri için gelmişti.
Acaba bilen var mıdır? Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi/Öğretmenliği lisans mezunu öğretmenler hangi dersleri alarak mezun olurlar. Yani yeterlilikleri, hazır bulunuşlulukları nedir? Dersleri kimlerden almışlardır ve 4 yıl boyunca ne tip projeler hazırlanmışlar, ne tür literatürler taramışlar hangi eğitim teknologlarının yazdığı kitapları okumuşlardır. Merak eden varsa bu adresten inceleyebilirler. Görüldüğü üzere zaten BÖTE mezunu öğretmenler çeşit çeşit e-içerikleri üniversite yıllarında hazırlamaya başlamaktadırlar. Ayrıca piyasada kullanılan eğitim yazılımları ve web tabanlı öğretim içeriklerini incelemiş ve bilimsel değerlendirme kriterlerine göre derecelendirmiş oluyorlar.
Tam bu noktada benim de bir merakım var; BÖTE mezunu BT Öğretmeninin Fatih Projesindeki yeri nedir? 400 eğitici bt formatör öğretmen 680.000 öğretmene Fatih projesi eğitimlerini ne kadar zamanda verebilecektir? Verdiği eğitimlerin süresi, niteliği nasıl olacak? Yeterince verimli olacak mı? Öğretmenler e-içeriklere ne kadar zamanda adapte olup tabletleri ve etkileşimli tahtaları etkin biçimde kullanabilecekler? Facebook kullanmak EBA kullanmak için yeterli alt yapı olacak mı?
Öğretim programlarında Etkin BT Kullanımı ayağı
“Eğitimde FATİH Projesi’nin bileşenlerinden biri olan “Öğretim Programlarında Etkin BT Kullanımı Bileşeni” ile de etkinlik ve kazanım ya da öğrenci merkezli olarak tanımlanan öğretim programlarının BT araçlarının etkin kullanımını içerecek hâle getirilmesi hedeflenmektedir. Bu bileşenin temel amacı; dersin amaç ve hedeflerine, öğrenme alanlarına ve öğretim ilke ve yöntemlerine uygun olarak hazırlanmış kazanımların uygulanmasında ve öğretim etkinliklerinde FATİH Projesi kapsamında dersliklere sağlanan BT’nin daha etkin biçimde kullanılmasının sağlanmasıdır.”
Diyor Fatih Projesi internet sitesindeki resmi içerik. O kadar doğru bir yaklaşım ki, projenin takdir edilmesi gereken yerlerinden bir tanesi de bu fikrimce. Ek olarak eğitimde bilişim teknolojileri kullanımı konusunda BÖTE okumuş BT öğretmenlerinden yararlanılması gerektiğini düşünüyorum. Sahada çalışan, yani okullarda, Milli Eğitim sisteminin en uç biriminde görev yapan, öğrenim hayatı boyunca eğitimde bilişim, bilişim teknolojisi tabanlı eğitim, bilgisayar destekli eğitim, uzaktan eğitim, web tabanlı eğitim, senkron ve asenkron e-öğrenme sistemleri, web 2.0 araçları ile e-öğrenme stratejileri, öğretimde oluşturmacı anlayışa göre öğretim yöntem ve teknikleri derslerini alan, projeler geliştiren BÖTE mezunu öğretmenler kilit rol oynamalıdırlar. Şahsi fikrim budur! Ben de 10.senesini çalışan bir Bilişim Teknolojileri Öğretmeni olarak Fatih Projesinin dünya çapında başarıya ulaşmasını, ülkemiz eğitim sisteminde sıçrama tahtası olmasını isterim. Tüm meslektaşlarım bunu ister. Teknoloji eğitimde araç olarak kullanılabilir. Öğretmenin yerini alamaz. Öğretmen yeni öğretim stratejileri ile daha fazla yönlendiren, rehberlik eden konumuna gelmektedir. Ancak öğretmenin rehberlik etmesi için de bilişim teknolojileri konusunda yeterli olması, gerektiğinde profesyonel destek alması gerekmektedir. İşte bu noktada her okulda bir BT öğretmeni olması, Fatih’in Fatih’lerinin işbaşında olması demek, projenin Anadolu’muzun her köşesinde aynı azimle yürümesi anlamına gelecektir. Kendi adıma ve zümrem adına sayın bakandan beklentim, bize almamız gereken misyonu yüklemesi ve motive etmesidir.
Çünkü eğitimden etkin bilişim kullanımı demek, öğrencilerin 20.yy becerilerini işe koşarak verimli ve etkili öğrenme demektir. Çoğumuz Y kuşağı öğretmenleriz, bilişim teknolojileri öğretmenleri olarak. Yani internet gibi, cep bilgisayarı gibi, tablet gibi cihazların kullanımı konusunda ilgili ve istekliyiz. Ayrıca hem geleneksel hem de yenilikçi öğretim metodlarını, öğrenci tiplerini ve öğrenme stillerini biliyoruz. Öğrencilerimiz ise çok daha yeni bir neslin habercisi. Onlar dokunarak paylaşmayı, birkaç karakterle duygularını anlatmayı, tek tıkla beğenmeyi, hızlı ilişkiler inşa etmeyi biliyorlar. Topraktan, tozdan, pastan uzak, elektrikli, dijital bir yaşama doğru hızla gömülüyorlar. Peki neden öğretmenler çocukların dillerinden konuşamıyorlar. Neden çoklu zeka kuramına teğet geçiyorlar. Neden hala okullarımızda öğrencilerimizi birkaç miğfer ders ile başarılı-başarısız addediyoruz? Çok sağlam fotoğraf çeken öğrenci neden hala okulun spor kulübünde? Harika maketler yapan öğrenci neden 3 bilinmeyenli denklemler yüzünden bu becerisini köreltiyor? Web tasarımına ilgi duyan ya da blogger (internet yazarlığı) olmaya ilgi duyan öğrenci okulunda bilişim teknolojileri dersi göremiyor?
Eğitimde etkin BT önemli! Çok önemli! Öğretmenlerimiz öğrencilerimizin dilinden konuşmayı umarım Fatih projesinin bu ayağı ile öğrenecekler. Bu noktada her okulda olacak Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri kesinlikle gereklidir. Hali hazırda 12.000’in üzerinde kadrolu Bilişim Teknolojileri Öğretmeni Bilişim Teknolojileri Dersini ve hak ettiği misyonu beklemektedir. Bizden daha etkin yararlanılması gerektiğini yine tekrarlıyorum.
Derslerde BT Kullanımı İçin Öğretmenlere Hizmetiçi Eğitim ayağı
Bu konuda 400 eğitici bt formatör öğretmen arkadaşımız eğitimden geçti, yaklaşık 680.000 öğretmenin gerek yüz yüze gerekse uzaktan eğitimlere tabi tutulacağı belirtiliyor. Öğretmenlerin istekliliği bu projenin başarısında kilit rol oynuyor. Futbola benzetmek isterim, oyuncular isterse oynar ve teknik direktörü manşetlerle onurlandırırlar. Canları da istemezse teknik adam en kısa sürede görevden alınır. Oysa sahaya çıkan teknik adam değildir, oynayan değildir, hakem değildir. Ama övgü de yergi de onadır. Öğretmenler bu projenin ilk 11’i. İsterlerse, yeterince motive olurlarsa dünya çapında proje olacaktır kanımca.
Şöyle diyor projenin internet sitesindeki ilgili sayfada : “Fatih Projesi Eğitimde Teknoloji Kullanımı Kursunun içeriği akademisyenlerden oluşan bir kurulla çalışmaları yapılmış ve eğitim içeriği oluşturulmuştur. Eğitimin İçeriği: Okul türüne göre öğretmen kılavuz kitapları veya öğretim programları doğrultusunda derslerini işleyen öğretmenlerin, eğitim-öğretim sürecinde bilişim teknolojilerini etkin ve verimli olarak kullanabilmesini sağlamaktır. Proje kapsamında kurulacak olan donanımları bu amaca yönelik olarak etkin kullanımını sağlamaktır. Kurs içeriği boyunca öğretmen kılavuz kitaplarına ve öğretim programlarındaki kazanımlara bağlı kalarak ve yapılandırmacı yaklaşımın dışına çıkmadan dersin süreçlerinde bilişim teknolojilerinin ve e- materyallerin nasıl kullanılacağı konularına değinilmiştir.”
Bilinçli, Güvenli, Yönetilebilir ve Ölçülebilir BT ve İnternet Kullanımının Sağlanması ayağı
Planlamanın beş yapıtaşından biri olan bilişim teknolojileri ve internet kullanımının bilinçli olması, güvenli olması, ölçülmesi ayağı. Ölçülmesi önemli, yazımın başında da örnek vererek belirttiğim gibi niteliği ve niceliği ölçülmeyen iş, sadece lafta kalır. Ne geleceği görebilirsiniz, ne stratejiler belirleyebilirsiniz ne de gerekli takviyeleri yapabilirsiniz. Güvenli olması da çocuklarımızın illegal ve uygunsuz içeriklere erişimlerini filtrelemesi açısından önemli. Şimdi kimse burada filtrelerin özgürlükleri kısıtladığından bahsetmesin. Okula gelmesi uygun olmayan fiziksel ne varsa, elektronik ortamda da aynısı geçerlidir. Evinizde, salonunuzda görmek istemediğiniz bir görüntüyü, çocuğunuzun tabletinde görmesini ister misiniz? Katı filtreleme ideal! Aşağıdaki paragraf projenin internet sitesinde yer alan şu pdf dokümanından ve tamamen katılıyorum.
“İnternetin Bilinçli ve Güvenli Kullanılması
Bilgiye erişim yanında elde edilen bilginin kullanılması ve yeni bilginin üretilmesi konusunda İnternet teknolojileri çok çeşitli olanaklar sunmaktadır. Bu olanaklardan en üst düzeyde yararlanmak kullanıcıların bir takım kurallara uymaları, bu kuralları uygulamaları ile sağlanabilir. İnternet tarayıcısına ziyaret edilmek istenen sayfanın adresi yazılarak İnternette gezilebilir. Ayrıca arama motorlarına bilgi edinilmek istenen konuya ilişkin sözcük/sözcük grupları yazılarak ulaşılan sayfalar ziyaret edilebilir. Bu şekilde gerçek yaşamda gidilmesi, ulaşılması zor olan yerlere gidilebilir, bilgilere ulaşılabilir. Müzeler dolaşılabilir, resmi belgelere erişilebilir (e-devlet işlemleri gerçekleştirilebilir), gazete, dergi, kitap okunabilir, kısa filmler izlenebilir. Ancak İnternette dolaşırken görmek, duymak istenmeyen uygunsuz içeriklerle (şiddet, terör ve pornografi içeren yazılar, görüntüler) karşılaşılabilir. Bu tür içerikler çocuklar ve gençler açısından uygun değildir.
Öğrencilerin İnternette gezinirken uygunsuz içeriklerle karşılaşmaması, amacına hizmet etmeyen sayfalarla zaman kaybetmemesi için dersleriyle ilgili konularda nasıl araştırma yapacakları hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Bunun için öğretmenler öğrencilerine araştırma konularıyla ilgili arama yöntemlerini (sözcük gruplarını tırnak içinde yazarak arama vb.) göstermeli, daha önce güvenliğini sınadığı web sayfalarına yönlendirmelidir. Ayrıca öğretmen, ulaştıkları web sayfalarındaki bilgileri aynen almadan nasıl yorumlayıp kullanabilecekleri ve yararlandıkları kaynak/kaynakları belirtmeleri konusunda da öğrencilerini bilgilendirmelidir. Böylece, bilgiye ulaşma yanında ulaşılan bilginin etik kurallar da dikkate alınarak nasıl kullanılacağı, bu bilgilerden nasıl yararlanabileceği ve yeni bilgileri nasıl üretilebileceği alışkanlığı da öğrencilere kazandırılabilir.”
Tabletlerin öğrencilerce amacına uygun kullanılmasını diliyorum. Öğretmenlerimizin projeye gönülden destek vermelerini, e-içerikleri kullanmada istekli olmalarını, akıllı tahtayı gerçekten kullanmalarını diliyorum. Tüm bu eğitimde bilişim kullanımlarının sayısal olarak istatistik değerlerinin sürekli izlenmesini ve buna göre stratejilerin belirlenmesini diliyorum. Bilişim teknolojileri öğretmenlerine gereken misyonun bakanlık tarafından verilmesini diliyorum.
Aşağıda, daha önceden yazdığım ve bazı bölümlerini alıntılayacağım yazım ile bu yazıyı tamamlamak istiyorum. Sağlıcakla kalın.
İlköğretim okullarında görev yapmakta olan Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin aynı zamanda Eğitim Teknoloğu olduğu da hatırlanmalı ve bizlerden hem doğru BT EĞİTİMİ, hem de BT DESTEKLİ EĞİTİM çerçevesinde yararlanılmalıdır. Bilişim Teknolojileri Öğretmeni bir okul için katalizör görevi görmektedir. Eğitim-öğretimin kalitesini, verimini arttıran, birçok rutin işin sorunsuz yürümesine yardımcı olan, okulun web sitesi, okulun çeşitli teknolojik danışma görevleri gibi görevleri yürüten BT Öğretmenleri, aynı zamanda sınıf/branş öğretmenlerine de eğitim teknolojisi kullanımında rehberlik etmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) MeclisHaber sitesinde bu bağa tıklayınca göreceksiniz: Bir basın açıklaması var. Basın açıklamasını yapan TBMM SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU. Özellikle bu açıklamanın Bilişim Teknolojileri eğitimi ile girif paragraflarına vurgu yapmak istiyorum.
“Yerli koruyucu yazılımların teşvik edilmesi ve ailenin bilgilendirilmesiyle ilgili çalışma yapılmasını isteyen Gürcan, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından derslere internet güvenliği konusunun yerleştirilmesi gerektiğini söyledi. “
“Numune Hastanesi AMATEM Klinik Şefi Nesrin Dilbaz, internet bağımlısı olan bir çocuğun ileride madde bağımlısı olması yönünden de risk altında olduğunu kaydetti. Çocukların haz almayı kolay yoldan seçmeyi deneyeceğini ifade eden Dilbaz, internetin zamanında ve yerinde kullanılırsa son derece yararlı, bu şekilde kullanılmasının ise son derece zararlı olduğunu anlattı. “
Bu açıklamadan da alıntıladığım iki paragraf ışığında diyebiliriz ki; toplum dijital yaşamda güvenlik konusunda henüz yeterli bilinç kazanmadı. TBMM komisyonlarında da bu konuya artık yer veriliyor. Milli Eğitim Sistemimizde de BT dersi kapsamında biz Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri zaten bu konuyu bir ÜNİTE olarak işliyoruz. İşte bu nedenle diyor ki; dersimiz, günlük yaşantımızın vazgeçilmezi olan internet kullanımına güvenli ve formal bir hazırlıktır, bilişim kültürünün yerleşmesi ve geleceğimizi şekillendirecek olan çocuklarımızın eğitimine katılmış birer harçtır.
Bilişim hayatımızın her yerinde var. Bilişim eğitimini küçümsemeyin, formal bilişim eğitimine destek verin.
@TEAkolik teşekkür ederim yorumunuz için. Bizim çapımızda bir ülke için ilk. 680.000 eğitimci, 14 milyonun üzerinde öğrenci var. Hepsi elektronik materyallerle donatılacak. Dersliklerin sayısını net bilmiyorum ama okul sayısı ile ortalama derslik sayısı çarpılarak yaklaşık bir rakam çıkabilir. Başarılı olması hepimizin dileği. Pilot uygulamayı merakla bekliyoruz…
@Veysel, büyük bir cesaret göstergesi olduğu kesin, beğendiğine sevindim.
Açıkçası Olcay döktürmüşsün! Ne diyeeyim. Fatih Projesini her yönüyle ele almışsın. Fakat böyle bir şeyin ilk Türkiye’de olup olmadığı konusunda benimde bir bilgim yok. Eğer öyleyse bu bir cesaret göstergesi diyebilirim! 🙂
Yazınızı çok beğendim. Yalnız bildiğim kadarı ile bir iki ülkede başarı ile uygulanmakta. Ayrıca 52 okulda yapılmasının amacı sonuçlarını görerek ona uygun donanım, yazılım ve eğitim alt yapılarının geliştirilmesi olacak.
Umarım ülkemiz için başarılı, diğer ülkeler için de örnek bir proje olur.