“Kötü söz sahibine aittir” demiş atalarımız, ama telif istememişler şükür ki! Sadece kötü sözler değil, tüm sözler sarf edene aittir. Bu yazının başlığındaki milenyum sözü de elbet birine ait ama kime? Yazıyı sonuna kadar okumak sizi yoracaksa PageDown tuşu hemen sağ alt köşede…
Sordular, soruyorlar, soracaklar… “Hocam siz anlarsınız, nasıl bir bilgisayar alsak, marka olarak hangisi yahşidir?” şeklinde. Bu sorunun yanıtı kısa: Cebinde paran varsa git en pahalısını al, sen de rahatlarsın piyasa da:) Sonuçta çark dönecekse, pahalı ürünleri de birilerinin alması gerekmiyor mu? Hem havalı da olur, biz aldığımızda en iyisi buydu klişeleri yapmaya altyapı olur.
Şimdi bir kez daha karşınızdaki SanalDuvar‘dan size sesleniyorum ey potansiyel bilgisayar müşterileri, en pahalısını alın. Sonra danıştığınız kişiye gidip de senin önereceğin de ancak …diye başlayan cümleler kurup insanın simidini boğazına dizmeyin! Sakın ola ucuz almayın. Çünkü siz alacağınız o deli makine ile üç boyutlu çizimler yapacaksınız, aslan kral filminin dördüncüsünü animasyonlaştıracaksınız, Adobe CS5 serisinden yazılımları aynı anda kullanıp exchange server’a bağlanacaksınız, NASA’ya bağlanıp uzak masaüstü kullanacaksınız, moleküllerin birbirlerinden ayrılmalarını kayıt altına alan deney cihazlarını alacağınız muhteşem bilgisayar bağlayıp 30 gün gece gündüz veri analizi yapacaksınız!
Özür diliyorum eski bilgisayar sahiplerinden. Kendimden de. Aşağıdaki paragrafı tersten okuyunuz lütfen:
Altı yaşında (ki yılbaşında 7.sinden gün alacak) bir toshiba satellite L10’um var. Ama hiçbir işe yaramıyor serseri:) yazı yazdırmıyor, internette gezinemiyorum, video birleştirmeleri desen mümkünü yok, winXP kullanıyorum o zaten eskidi değil mi?:) Office 2003 kullanıcısıyım ne kadar banal! E-posta alıp gönderemiyorum. Adobe PS kullanmak istiyorum olmaz diyor! Video izleyemiyorum! Msn Messenger çalışmıyor! Youtube açılmıyor! Facebook desen çok yavaş bilgisayarım! Cd-Dvd yazıramıyorum! Müzik dinleyemiyorum! Çöpe atacağım, mazisi var, vefalıyımdır…
– Hocam nasıl bir bilgisayar alsak ki? Masaüstü bilgisayarlar artık yok zaten di mi? Laptop alalım da nasıl, hangi marka?
– Alacağınız bilgisayarla neler yapacaksınız?
– Ya işte, film izlensin, internete girelim, feys açılsın, müzik, msn, yazı felan…
Sadece bu istekler için 4 gb ram, çift çekirdek, 1 tb sabit disk, 1 gb paylaşımsız ekran kartına gerek var mıdır yok mudur?
Bilgisayarın hızı kullanıcının hızı kadardır. Ne zaman kullanıcı, yaptığı işlerde bilgisayarının yetersiz ve zamandan kaybettiren olduğunu fark etmişse, işte o zaman bilgisayar kullanıcı hızının gerisinde kalmış, yenisini almak farz olmuş demektir.
Ben bir bilgisayar öğretmeniyim. Her işimi bilgisayarımla yaparım. En basit yazısından, en üst düzey güç-performans isteyen programlamaya kadar. 6 yaşındaki bilgisayarımla bunların hepsini yapabildiğime göre, günümüzde satın alınan en ucuz bilgisayarın bile 24 ay garantisi var ve ortalama kullanıcının (örneğin ben) her işini fazlasıyla gördüğüne göre, aynı özelliklere iki kat para vermek pek akıllıca değil diye düşünüyorum.
– Hocam nasıl bir bilgisayar tavsiye edersiniz?
– En pahalısını alın, en iyisi odur:)
Mutlu günler dilerim.
* Söz sahibi bu yazıyı yazan kişidir.


Bu arada benimde yanlış hatırlamıyorsam 2005 yılında almış olduğum HP marka dizüstü bilgisayarım(ilk bilgisayarım)hala kardeşim tarafından kullanılmakta; Windows XP. 512Mb ram 128Mb paylaşımlı ekran katı olan bir bilgisayarda, hem Windows XP hemde Pardus olmak üzere iki işletim sistemini birlikte kullanıyordum! Şimdi ise 512'nin yerini 6Gb aldı, 128 paylaşımlının yerini 1Gb paylaşımsız aldı! 🙂
@Polat,
Linux dağıtımlarını hep savunuyorum ama iş kullanmaya gelince, orada hep "iş"im oluyor:) Orta vadeli planlarımdan biri de tamamen açık kaynak kullanan bir bilgisayar tahsis etmek olacak. Hatta yorumunuzu desteklemek adına şu örneği de vermek yerinde olacak sanırım. Windows'un kepazeliğini düzelten "bootable rescue" cd'lerin tamamı linux temelli "live cd"ler.
Sizinki gibi benim de 6 yıllık bilgisayarım vardı. Bir arkadaşıma satmıştım. Windows XP de yeterli hızı bulamadığım için GNU/Linux dağıtımlarından birini kurmuştum. Kurulumdan sonra ilk söylediğim şey şuydu "Benim bilgisayarım bu kadar hızlı mıydı?!". Sizin bilgisayarınız da GNU/Linux kurulduktan sonra eminim bir kaç sene daha gider. Windows'un kötü yanlarından birisi, bizi sürekli yeni donanım/bilgisayar almaya mecbur bırakması. Eski bilgisayarı olan kişiler bilgisayarlarına GNU/Linux dağıtımlarından birini kurarlarsa bilgisayarlarını daha uzun süre kullanabilirler ve hemen hemen ihtiyaçları olan her türlü şeyi yapıp aynı zamanda virüs, trojan, keylogger tehlikesi olmadan çok rahat bir şekilde bilgisayarlarını kullanabilirler. Bilgisayarlarınız Windows işletim sisteminden daha hızlı çalışacaktır.
Olcay gerçekten güzel bir konuya değinmişsin. Birçok kişinin sorduğu ya da soracağı bir konu! 🙂